2025 yılında güneş gücünün uzaydan aktarılması, insan beyninin genetik haritasının çıkarılması ve kendi kendini onarabilen canlı köprülerin inşa edilmesi üzere ihtilal niteliğindeki gelişmelere tanıklık edebiliriz.
Bu yenilikler, kentleri daha yeşil ve pak hale getirecek değişimlerin habercisi olabilir.
AB takviyeli İnsan Beyni Projesi’nin oluşturduğu ayrıntılı beyin haritaları, 2025’te değerli tıbbi yeniliklerin temelini oluşturacak.
Almanya’daki Düsseldorf Üniversitesi’nden Prof. Dr. Katrin Amunts’un liderliğinde hazırlanan bu haritalar, nörolojik hastalıkların tedavisinde yeni kapılar açabilir.
Prof. Amunts, “Beyin 86 milyar hudut hücresinden oluşuyor ve her biri öteki hücrelerle 10.000’e kadar ilişki kurabiliyor. Yapay zeka, bu karmaşık ağları anlamamıza yardımcı oluyor. 2025’te faaliyete geçecek JUPITER isimli üstün bilgisayar sayesinde, tedavilerin beyindeki tesirlerini simüle edebileceğiz” tabirlerini kullandı.
Bu haritaların, beyin ameliyatlarında tümör yerinin tespit edilmesi üzere alanlarda daha geniş bir kullanım alanına sahip olması hedefleniyor.
Yunan teknoloji şirketi Future Intelligence’ın Ar-Ge Lider Yardımcısı Effie Makri, yapay zeka ile uydu datalarını birleştirerek güneş gücü kestirimlerinin geliştirileceğini belirtti.
2025’te uzaydan güneş gücü toplanarak dünyaya kablosuz biçimde iletilmesi üzere projeler daha fazla ilgi görebilir.
Makri, “Uydu bilgileri tarım, güç, hatta bankacılık üzere birçok alanda kullanılabilir. Avrupa’nın Galileo ve Copernicus uydu programları, bu teknolojiler için güçlü bir temel sunuyor.” dedi.
Hollanda’daki Delft Teknoloji Üniversitesi’nden Dr. Kunal Masania, mantarlarla yapılan kompozit materyaller üzerinde çalışıyor.
Bu gereçler gelecekte mobilyalardan köprülere kadar pek çok alanda kullanılabilir.
Masania, “Mantarların hücreleriyle oluşturulan bu materyaller, mekanik gerilim algılayıp kendini onarabilir. 2025’te canlı gereçlerle inşa edilen yapıların sayısının artmasını bekliyoruz” halinde konuştu.
Avrupa’da arı kolonilerinin yüzde 30’u her yıl kaybediliyor. Belçika Gent Üniversitesi’nden Prof. Dirk de Graaf liderliğindeki B-GOOD projesi, arıların tabiatla ahengini yine sağlamak için teknolojiden faydalanıyor.
De Graaf, kovanlardaki sensörlerin arıların aktivitesini ve sıcaklığını uzaktan izleyerek daha az müdahaleyle daha sağlıklı koloniler oluşturulabileceğini belirtti.
Norveç Teknoloji ve Bilim Üniversitesi’nden Dr. Annemie Wyckmans, yerel toplulukların öncülüğünde daha yeşil kentler için çalışmalar yürütüyor.
Wyckmans, “Şehir bahçeleri üzere lokal tahliller, ekonomik krizlere karşın umut veriyor. 2025’te bu tıp hareketlerin siyasetçilerin ve yatırımcıların dikkatini çekecek kadar büyümesini bekliyoruz” dedi.
Bu yenilikler, Avrupa’nın etrafa uyumlu kentler inşa etmeyi hedefleyen Yeni Avrupa Bauhaus teşebbüsü ile destekleniyor. Sanat ve teknolojiyi bir ortaya getiren bu teşebbüs, kentleri hem estetik hem de sürdürülebilir kılmayı amaçlıyor.
