Tevradî ‘Kuzeyden İnecek Yıkım / Gog ve Magog’ kehanetiyle ilgili baş vuracağımız ikinci yer Hezekiel Kitabı’dır.

Konumuzla ilgisi nedeniyle çabucak belirtmeliyiz ki, Hezekiel, İsrailoğulları’nın nebilerinden olmasına karşın, taşkınlıkları ve azgınlıkları nedeniyle onları en fazla hırpalayan isimlerin başında gelir. Tevrat’ta “bekçi” olarak nitelenmesi de bundan olsa gerektir.

Şu vahiyle İsrailoğulları’nın Kudüs’ün birinci değil Fenikeliler, Hititler ve Yebuslular’dan sonraki dördüncü kavmi olduğunu söyleyen ve böylelikle onların Kudüs’le ilgili özel tahsis tezini çürüten de yeniden Hezekiel’dir:

“Rab bana şöyle seslendi: İnsanoğlu, Yeruşalim’e yaptığı iğrenç uygulamaları bildir. De ki, Hükümran Rab Yeruşalim’e şöyle diyor: Kökenin ve doğumun açısından Kenan ülkesindensin; baban Amorlu, annense Hititli’ydi. Doğduğun gün göbek bağın kesilmedi, temizlemek için seni yıkamadılar, tuzla ovalamadılar, kundağa sarmadılar. Kimse bunlardan birini yapacak kadar sana acımadı, sevecenlik göstermedi. Senden tiksindikleri için doğduğun gün seni kıra attılar.”

Hezekiel’in Gog ve Magog Kehaneti’yle ilgili sözleri ise şöyledir:

“Rab bana şöyle seslendi: İnsanoğlu, yüzünü Magog ülkesinden Roş’un, Meşek’in, Tuval’ın başkanı Gog’a çevir. (…) De ki, Hâkim Rab şöyle diyor: Ey Roş’un, Meşek’in, Tuval’ın başkanı Gog, Hazır ol! Çevrende toplanmış büyük kalabalıkla birlikte hazırlan. Onları sen gözeteceksin. Uzun vakit sonra savaşa çağrılacaksın. Gelecek yıllarda, halkı birçok ulustan uzun vakittir ıssız kalmış İsrail dağlarında toplanmış, savaştan rahata kavuşmuş bir ülkeye saldıracaksın. Uluslar ortasından çıkarılmış olan bu halk, artık güvenlik içinde yaşıyor. Sen, bütün askerlerin ve seninle olan birçok ulus çıkıp kasırga üzere geleceksiniz; ülkeyi kaplayan bulut üzere olacaksınız.

‘Egemen Rab şöyle diyor: O gün aklına kimi kanılar gelecek, makûs düzenler tasarlayacaksın. Diyeceksin ki: Sursuz köyleri olan bir ülkeye saldıracak, iyilik ve güvenlik içinde yaşayan insanların üzerine yürüyeceğim. Bu köylerin tümü sursuz; kapıları da kapı sürgüleri de yok. Viran olmuş kentlerde yaşayan halkı soyup malını yağma edeceğim. Sürüsü, malı olan, dünyanın ortasında yaşayan bu ulusların ortasından toplanmış halka karşı elimi uzatacağım. Saba, Dedan, Tarşiş tüccarları ve köyleri sana, Yağmalamak için mi geldin? Çapul malı toplamak, altın, gümüş taşımak, hayvan, mal götürmek, bol ganimet elde etmek için mi bu kalabalığı topladın? diyecek.

Bu yüzden, ey insanoğlu, peygamberlik et ve Gog’a de ki, Hâkim Rab şöyle diyor: O gün halkım İsrail güvenlik içinde yaşarken bunu fark etmeyecek misin? Sen ve seninle birlikte birçok ulustan oluşan tümü cet binmiş büyük bir kalabalık, güçlü bir ordu uzak kuzeyden geleceksiniz. Ülkeyi kaplayan bir bulut üzere halkım İsrail’in üzerine yürüyeceksiniz. Son günlerde, ey Gog, seni ülkeme saldırtacağım. O denli ki, ulusların gözü önünde kutsallığımı senin aracılığınla gösterdiğim vakit beni tanıyabilsinler. (…)

Gog İsrail ülkesine saldırdığı gün öfkem alevlenecek. Hükümran Rab bu türlü diyor. Kıskançlığımla ve öfkemin şiddetiyle diyorum ki, o gün İsrail ülkesinde büyük bir yer sarsıntısı olacak. Denizdeki balıklar, gökteki kuşlar, kırdaki hayvanlar, yerde sürünen bütün yaratıklar ve dünyadaki bütün beşerler önümde titreyecekler. Dağlar yerle bir edilecek, kayalıklar ufalanacak, her duvar çökecek. Bütün dağlarımda Gog’a karşı kılıcı çağıracağım. Hükümran Rab bu türlü diyor. Herkes birbirine kılıç çekecek. Onu salgın hastalıkla, kanla cezalandıracağım; onun, ordusunun, ondan yana olan birçok ulusun üzerine sağanak yağmur, dolu, ateşli kükürt yağdıracağım. Böylelikle büyüklüğümü, kutsallığımı gösterecek, birçok ulusun gözünde kendimi tanıtacağım. O vakit benim Rab olduğumu anlayacaklar.” (Tevrat, Hezekiel 38)

Buradan devam edelim inşallah.