N’aber, gerçekten, tekrar geldi, Abidin!
Öyleyse, bir daha soralım:
“Sen, riyakarlığın fotoğrafını yapabilir misin, be Abidin?”
***
CHP’nin Hatay Milletvekili M.G. “Suriye’deki Alevilerin Türkiye’ye getirilmesini” istedi!
***
Mevhum münasebeti, şöyle:
“Rejimin devrilmesinin akabinde Suriyeli Alevilere yönelik soykırım riski varmış!”
Dahası…
“Uluslararası toplumu ve de insani yardım kuruluşlarını süratli bir halde aksiyon almaya çağırıyor!”
Suriye’deki yeni idare; geçiş sürecinin şiddetten uzak, barış içinde gerçekleşmesini amaçlıyor.
Bu istikamette iletiler veriyor, gayret sarf ediyor.
***
Suriye’de, CHP’li milletvekilinin mevhum bir halde sav ettiği “bir atmosfer, bir çatışma ortamı” olmadığı halde…
Özgür günler, sükûnet içinde geçerken…
-Şahıs, “mezhepçi” bir yaklaşımla “Psikolojik Harekât” çalışıyor.
***
“Uluslararası Toplum” diyerek, çok sevdiği Batılı devletleri “yaşanmamış hadiseler yahut yaşanmayan çatışmalar” için hiç utanmadan yardıma çağırıyor.
Zalim Diktatör Esad’ın katlettirdiği, azap yaptırdığı, mahpuslarda çürüttüğü on binlerce saf beşere ise işbu CHP’li milletvekilinin ve benzerlerinin “gözleri büsbütün kapalı!”
On üç yıldır, Bay Kemal’den Özel Bey’e CHP’nin idaresi; sığınmacı Suriyelilerin Türkiye’den gönderilmesi için demediğini bırakmadı.
***
Şimdi, içlerinden biri çıkıp “Suriyeli Aleviler Türkiye’ye getirilsin” diyor.
Maalesef, maatteessüf…
-İnsanlara mezhebine nazaran muamele yapma kafasında!
***
-Nasıl bir ayrımcılıktır; nasıl bir riyakarlıktır, nasıl bir ikili standarttır; nasıl bir pişkinliktir bu bu türlü?
CHP idaresi, Türkiye’mizin Suriye’de tesirli bir pozisyona gelmesinden ötürü rahatsız…
Ne de olsa; “ABD’nin Çanak Anteni” bir Ana Muhalefet Partisi!
***
Deniz Baykal yaşasaydı; Ankara’nın Suriye siyasetine şapka çıkarırdı!
***
Bay Kemal’den Özel Bey’e, ondan Ekrem İmamson Efendi’ye kadar, karalar bağladılar.
Esad’la barış yapılmasını istiyorlardı; hatta Hususi Bey, Şam’a gidip Diktatör Beşar ile görüşmek istiyordu.
Şam’daki Baasçı dikta rejimi yıkılınca, üzücü halde boşa düştüler.
Victory Party’nin başındaki Mister Hopeless, vaktiyle şöyle demişti, ekranda:
“Beşar Esad’ı devireceğiz diye yola çıktılar…
Hani Şam’da Cuma Namazı kılacaktık?
Ne oldu, Sayın Erdoğan?
Daha bu işin başında 2011’de görevlendirdiği takımları uyarmıştım…
Türkiye’nin Suriye’de rejim devirmek üzere bir gücü yok, yapamazsınız bunu, diye…”
Gördüğünüz üzere, öngörülerinde “acayip bir isabet!” sağlamış, Bay Ümitsiz Vaka!
-Ne yapsak; sarımsaklasak da mı saklasak?
***
Mister Hopeless, en fazla istismar ettiği Suriyeli sığınmacılar konusunda Bariz Ofsayt’a düştü; ancak yeniden de pişkinliği, gözbağcılığı elden bırakmadı.
***
Uğursuz Efendi’nin programında, şöyle dedi:
“Suriye’ye temelli dönen falan yok; gidenler yağmaya gidiyor!”
Bu lafın yer aldığı Sözcü isimli “Batıcı” gazete de “Gidenler yavaş yavaş azaldı” başlığıyla algı harekâtı yapıyor.
Okuyucularını narkozlamayı pek seviyor!
-Pişkinlik ise bunların günlük sporudur.
***
Sözcü’nün televizyonu da -Esad rejiminin devrilmesinden sonra- Emevi Camii’nde kılınan birinci Cuma namazını izlemiş…
-Kaderin cilvesidir!
Vaktiyle çok dalga geçmişlerdi, “Şam’daki Emevi Camii’nde namaz kılma” sözüyle…
Ezcümle: Utanma, arlanma yok bunlarda!
Sütunları palavra dolanla dolu Batıcı “Çanak Anten” Sözcü’nün yeni muharrirlerinden biriyle yapalım, finali…
***
Emekli Tuğgeneral “Faal Sihirbaz” Mister Babürson şöyle yazdı:
“Asıl çöküşün tepesi, Aralık 2024’te yaşanır.
ABD ile İsrail’in desteklediği, donattığı ve eğittiği El Düstur türevi bir örgüt Suriye’yi ele geçirir…
En keyifli ülke İsrail’dir…
Ama zaferin anısına Emevi Camii’nde namaz kılınır…”
***
Optik çarpıtmanın hükümdarını yapan bu şahsın Batı Putçusu başına göre…
-İsrail, Yeni Suriye’yi panikten, kaygıdan değil de “mutluluktan dolayı” bombalıyor!
***
Muhaliflerin zaferi; Rusya ve İran üzere, ABD ve tandemi İsrail’in de yenilgisi olduğu halde…
-Sözcü’nün Sihirbaz Mandrake’si, gerçeği zerre utanmadan “ters yüz” ediyor.
Günümüzün Sözcü
yazarı Mr. Babürson’u nereden hatırlıyoruz?
Şuradan…
-2008’in Kasım ayında, Mehmetçiklerin Manisa’daki yemin merasiminde, erlerin başörtülü annelerini kışlaya almamıştı!
-Töreni tel örgülerin ardında “göz yaşları içinde” izlemeye mahkûm etmişti, onları!
