Suriye’de kendi halkını kendine düşman olarak gören, kendi halkının bedellerine, inançlarına ve beklentilerine karşın kurulmuş olan Baas rejiminin 61 yıllık zulüm ve istibdadı 8 Aralık itibariyle sona erdikten sonra Suriye’de halkta inanılmaz bir rahatlama, bir inanç ve istikrar beklentisi ortaya çıkmış oldu. Suriye’ye yaptığım ziyarette de, Türkiye’deki çok sayıda Suriyeliyle yaptığım görüşmelerde de bu beklentinin ve olumlamanın toplumun çok geniş bölümlerine yayılmış olduğu rahatlıkla görülüyor.
Özel orada da durmamış, bir de “Suriye’de hem Kürtleri hem Arapları hem Türkmenleri hem de gayrimüslimleri temsil edecek kapsayıcı bir geçiş hükümetine, sonra anayasa çalışmalarına, hür seçimlere ve istikrara gereksinim vardır. Bu sağlanmaksızın geçirilen her gün Hatay’daki Arap, Alevi yurttaşlarımızın oradaki akrabalarının canları tehlikededir ve endişededirler” buyurmuş.
İnsan biraz utanır bunu söylerken. Suriye’deki zulmün Alevi’si Sünni’si olmadığını yıllarca söyledik. Bugünkü ihtilalin de Alevi-Sünni diye hiç kimseyi ayırt ettiği yok, ancak şimdiye kadar CHP’nin temsil ettiği “Suriyeli karşıtlığı” tam da katledilen ve tehcir edilen onca beşere sahip çıkmaya karşı sergilenen bir mezhepçilikten öteki bir şeyi göstermiyor.