Son vakitlerde Türkiye’de muhafazakâr kesitin ahlâkî üstünlüğü kaybettiği kelamlarını daha sık duymaya başlamışsınızdır. Bu durum, diğer pek çok şeyle de ilişkilendirilse de bilhassa yirmi küsur yıldır devam edegelen Ak Parti iktidarının bir yapıtı olarak görül-mektedir. Buna nazaran muhafa-zakâr kesim, iktidara geldiğinde sahip olduğu ahlâkî üstünlüğü makûs iktidar deneyimi nedeniyle kaybetmiş, ahlâkî üstünlük seküler cenaha geçmiş durumdadır. İktidara yönelik tenkitler üst üste yığılınca bu tespit

Bu yıl yazı hayatımın 57. yılı. Bir hikâyeci olarak günümüz toplumuna hitap ederken “ nasıl yazılmalı” problemini göz gerisi etmedim. Başta lisan olmak üzere açık kelamlı, anlaşılır ve samimi ifadeyi benimsedim. Tıpkı halde “ ne yazmalı ” konusunda kendi derdim kadar halkın sıkıntısını göz önünde bulundurdum. Her toplumcu müellifin meşrebi uyarınca bu halde olacağına inanıyorum. Başlangıçtan beri üzerinde durduğum husus “toplumsal değişme”dir. Elbette ki ben bir bilim adamı, sosyolog, tarihçi vb. değilim