Suriye’nin yeni lideri Ahmed Şara, mart ayında kurulacak süreksiz hükümetle kapsayıcı bir siyasi yapı oluşturmayı hedefliyor. Programda iç savaş nedeniyle çöken altyapı ve iktisadın tekrar inşa edilmesi, tüm dini ve etnik kümelerin temsil edildiği bir idare kurulması var. Komşular ve bölgesel aktörlerle de inanç ve iş birliğine dayalı bir diplomasi yürütülecek.

Buradan bütün bir dünyaya ilan ediyoruz: Biz Kürtler asla ayrılıktan yana değiliz. Biz Kürtler her türlü etnik ve siyasi bölücülüğe karşıyız. Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi devletimiz olarak görüyoruz. Biz diğerlerinin Kürtleri değiliz, Türkiye Kürtleriyiz. Türkiye bizim ana vatanımızdır. Etnik/kavmî manada elbette Türk değiliz. Tıpkı Türk, Arap, Çerkez vb kardeş milletler üzere lisanı ve kültürü olan bir milletiz biz de. Türkiye Cumhuriyeti devletini, yalnızca etnik/ kavmî manada Türklerin devleti olarak

Gazeteci Nedim Şener, TVNET’te katıldığı yayında Beşşar Esed’in terör örgütü PKK/YPG ile iş birliği yaparak Suriye’deki Kürtlerin kimliklerini elinden aldığını söyledi. Kürtlerin bunu unutmadığını ve aşiretlerin Türkiye’nin etrafında birleştiğini tabir eden Şener, “Niye yapıyorlar? Zira Türkiye’de her bir Kürt eşit bir Türk vatandaşı. Lakin Suriye’de, Irak’ta insan yerine konmadılar yıllarca. Asırlarca.” dedi. Bunu yapan terör örgütü yapılanmasına Türkiye’nin müsaade vermeyeceğini tabir eden Şener, Türkiye’nin Davut Koridoru’nu da parçalayacağını söyledi. Öte yandan Şener, İsrail’in en büyük kaygısının Türkler ve Türklerle komşu olmak olduğunu da söyledi.

Genel Başkanlığını yaptığım Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR-DER), 13 Kasım 2022’de Ankara’da “Kürtler ne istiyor?” başlıklı bir sempozyum düzenlemişti. HÜDA-PAR Genel Lideri Zekeriya Yapıcıoğlu, AK Parti MKYK üyesi Orhan Miroğlu ve Ömer Vehbi Hatipoğlu üzere birbirinden kıymetli konuşmacıların katıldığı sempozyumda geniş kapsamlı bir açılış konuşması yapmıştım. Müsaadenizle tam da vakti olduğu için o konuşmamın birtakım kısımlarını bilginize ve takdirlerinize sunmak isterim. ZİHNİ VE RUHSAL BARİYERLERİ

Nihayet Sayın Bahçeli’nin çağrısı üzerine Öcalan’la görüşme gerçekleşti. Ve nihayet uzunca bir ortadan sonra Öcalan’dan bir açıklama geldi. Bu açıklamanın içeriğine geçmeden evvel değinmek istediğim bir iki konu var. -Bu bir oyalanma ve oyalama süreci değil. Devlet aklıyla yürütülen önemli bir müzakere süreci. Münasebetiyle atılan hiçbir adımın yahut yapılan açıklamanın içi boş değil. Devletin ne boşa geçirecek vakti var ne de terörle gayretini zaafa uğratacak ataklara toleransı olur. Her ikisine