Ortadoğu’nun istikrarsızlaştırılması esasen başlamış bir projeydi. Evvela İsrâil’i şöyle yahut bu türlü tehdit eden her nev’i yakın tehlike bertaraf edilmeliydi. BAAS rejimleri, Irak ve Libyâ başta olmak üzere birer birer devrildi. Sünnîliğin yükte olduğu coğrafyalarda, tekmil kusurları ve eksiklikleriyle de olsa, demokratik oluşumları sırtlanacak Müslüman Kardeşler Hareketi devreye sokuldu ve açığa çıkarıldı. Daha sonra açığa çıkan bu enerjiyi bastırdılar. Mısır ve son olarak Tunus bunun en dramatik örneğiydi. Türkiye burada en büyük kusurlarından birisini yaptı. Muhtemelen Angloamerikan telkinlerle, Arap Baharı’nın kendisi için büyük bir fırsat olduğuna inandırıldı ve boşluğa düşürüldü. Sûriye de bu en dramatik kertesine ulaştı. 2012’de Esed’in devrileceği gün üzere ortadaydı. Ancak burada İran ve Rusya’nın devreye girmesine müsaade edildi. Sûriye kilitlendi ve Sisi darbesiyle Mısır’dan ayağı kesilmiş olan Türkiye burada da boşluğa düşürülmüş oldu. İran için öteki plânlar devreye sokuldu. Tarihî fırsatçılığı tahrik edilerek İran, gövdesiyle Ortadoğu’ya çekildi. Irak, Sûriye, Libnan ve Yemen’deki İran nüfûzuna bilerek yer açıldı. Dahası İran, evre kademe Filistin sıkıntısına hâmî yapıldı.
Devâm edeceğim..