Seçimler, ABD eski başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı satın alma niyetini lisana getirmesi ve bu süreci askeri ve ekonomik yollarla gerçekleştirme ihtimalinden bahsetmesi nedeniyle memleketler arası arenada geniş yankı uyandırdı.
Trump, geçtiğimiz hafta Kongre’ye hitaben yaptığı konuşmada Grönland’ı “öyle ya da böyle” ABD topraklarına katacağını belirtti. Akabinde, ada halkına direkt seslenerek ABD ile birlikte hareket etmeleri halinde milyarlarca dolarlık yatırım ve ekonomik refah vaat etti.
Grönland, Danimarka Krallığı’na bağlı özerk bir bölge olarak yönetiliyor. Lakin, bağımsızlık yanlısı siyasi hareketler son yıllarda giderek daha fazla güc kazanıyor. Bilhassa ABD ile münasebetleri güçlendirme yanlısı olan Naleraq Partisi’nin seçimlerde başarılı olması, Danimarka’nın Grönland üzerindeki denetimini daha da zayıflatabilir.
Grönland Başbakanı ve İnuit Ataqatigiit (IA) Partisi başkanı Múte B Egede, Trump’ın açıklamalarına reaksiyon göstererek, “Dünya tertibi çoklu krizlerle sarsılıyor ve ABD’de öngörülemez bir önder var. Biz Grönland halkı olarak hürmet görmeyi hak ediyoruz” dedi.
Grönlandlılar, ABD ile bağlarını geliştirme fikrine sıcak baksa da, Trump idaresinin Grönland’ı bir “mal” üzere görmesine reaksiyon gösteriyor. Grönland Doğal Kaynaklar Bakanı Naaja Nathanielsen, Trump’ın Grönland hakkındaki kelamlarını “kaba ve uygunsuz” olarak nitelendirdi.
Genç seçmenlerden Aviâja Korneliussen, “ABD’nin kendi yerli halklarına yaptıklarını göz önüne alınca, ABD ile paydaşlık konusunda çelişkili hissediyorum. Fakat Danimarka’dan daha bağımsız olmak istiyorum” dedi.
Seçimlerin akabinde Grönland’ın bağımsızlık yolunda süratle ilerleyip ilerlemeyeceği, yeni başkanların ABD ile münasebetlere nasıl yaklaşacakları belirsizliğini koruyor. Lakin bir gerçek var ki, Grönland’daki seçimler, yalnızca ada halkı için değil, ABD, Avrupa ve Danimarka için de kritik bir dönüm noktalarından biri olacak.
