Akça, terk etmek zorunda kaldığı köyünün harabe haline geldiğini belirterek, “Tam 14 sene sonra birinci sefer köyümüze dönüyoruz fakat köy diye bir şey kalmamış” dedi.
Köylerini eski haline getirmek için ellerinden geleni yapacaklarını lakin maddi sebeplerden bunun kolay olmayacağını lisana getiren Akça, “Bizim maaşımız muhakkak, 250 bin Suriye lirası alıyoruz yani 16-17 dolar. Bir kapı yaptıracak olsam fiyatı yaklaşık 400 dolar” diye konuştu.
Akça, ailesinin büyük bir kısmının uzun müddet burada yaşadığını ve herkesin geri dönmek istediğini söyledi. Rejim güçlerinin içerisini mühimmatla doldurması sebebiyle meskenine giremediğini anlatan Akça, etrafına de mayınların döşendiğini belirtti.
Akça, köydeki eski meskenlerin yıkılmış yahut terk edilmiş olduğunu, çınar ağacının bile kesildiğini lisana getirerek, köyün şu anki halini “Bizim dedelerimiz burada yaşadı. Buraya ‘avlu’ derdik. Bayramlarda, düğünlerde, taziyelerde daima burada toplanırdık. Artık harabe olmuş. Ne olduğu aşikâr değil. Ormana dönmüş” formunda nitelendirdi.
Evinden uzak kaldığı yılları anlatan Akça, bayram vakitleri insanların aileleriyle bir ortaya gelmelerini ıstırapla izlediklerini söyledi ve “Köyden uzakta bayramları ağıtla geçirirdik. Konuttan dışarı çıkmazdık. Bakardık, millet anasıyla, babasıyla toplanıp bayram ederdi. Bizim kimsemiz yoktu” dedi.
Akça, kızının “Baba, senin köyün yok mu? Niçin bizi köyüne götürmüyorsun?” diye sorduğunu ve soruya “Kızım, bizim köy varken sen daha doğmamıştın” yanıtını verdiğini aktardı.
Köylerinden uzakta geçirdikleri periyotta çok fazla zorlukla karşılaştıklarını söz eden Akça, “Evden çıkıp işe gideceğimiz vakit başımız eğik giderdik bu türlü. Başımızı kaldırıp sağa sola baksaydık yüzde 100 konuta dönemezdik, tutuklanırdık” diye konuştu.
Akça, durumun artık bu türlü olmadığını, rejimin devrilmesiyle hayatlarına korkmadan devam edeceklerini belirterek, “Eskiden sabah 06.00 oldu mu babam ve anam, ‘Kalk oğlum, bahçeye gideceğiz, işimize gideceğiz’ kaygısı. Bunu unutamıyorum” tabirlerini kullandı.
Köyünü gezerek çeşitli yerlerde rejim gelmeden evvel neler yaptıklarını anlatan Akça, “Burada düğünlerimiz için toplanırdık. Sabaha kadar düğün olurdu ancak artık burada bu kurallarda düğün yapılamaz, ormana dönmüş buralar” dedi.
Akça, köyün yakınında akrabalarının olduğu mezarlığa mayın kaygısından ötürü giremediğini belirterek, mayınların en yakın vakitte temizlenmesini umduğunu kaydetti.
Kendilerine verdiği takviyeden dolayı Türkiye’ye ve Türk halkına teşekkür eden Akça, “Allah Türkiye’den bin defa razı olsun. Bugüne kadar bize dayanak oldular. Bizi bırakmadılar. Yardımcı oldular. Bunun için kendilerine çok teşekkür ederiz” diye konuştu.
Akça, köyün uygunlaştırılması konusunda da Türkiye’den yardım beklediklerini lisana getirerek, “İnşallah bizi de burada yalnız bırakmayacaklar” dedi.
