Görünürde tek taş oynatarak bu derece geniş görüntüyü değiştirmek, bir o kadarını da sıraya sokmak az görülür Ortadoğu’da…
Yeni taşların eskisiyle değiştirilmesi global sürecine denk geldiğinden bu türlü oldu biraz da; yani ya hepsi yeni, ya köhne ya da eğretiydi…
Genel/ortak tanım de aşağı-yukarı şöyle…
***
Yeni durum o denli bir hal yarattı/imkân açtı ki, çerçevelediğimiz bölgedeki kalıplı ülkelerin hiçbiri Ankara’yı aklına getirmeden/hesaba katmadan asimetrik hareket yapamaz…
Bunların üzerine; bölgenin yaşadığı ağır krizlerde, Filistin-Gazze sıkıntısında, İsrail soykırımında Türkiye’nin dirençli ve doğrucu tavrı, bölge halklarının gönül alkışlarını aldı. Bu da yeniden geniş alana yayılmış kamuoyu dayanağıdır, kritik noktadır…
Kabaca durum böyleyken ve her şey yolundayken şu cümleyi kurmamız gerekiyor…
***
Askerde istihkam birlikleri toprakta buldukları mayınların başına bir kırmızı bayrak dikerler ve gazetenin okumasını biraz o denli saymak gerekiyor…
Makalenin özü, Türkiye’nin yükseliş grafiğinin enini uzunluğunu betimlemek kadar, bölge istikrarlarını karmaşıklaştıran bir yapı da ürettiği/üretebileceği fikrine yaslanıyor. İleri giderek, Körfez monarşilerine alternatif sunduğunu/tehdit ürettiğini ima ediyor…
***
Türk-İsrail gerginliğinin çok yüklü olduğu ortada. Üstüne gelecek Trump iktidarının-Suriye ve Irak’ta Ankara ile çalışmak yolunda gönderdiği kimi işaretler parlak olmakla birlikte- bahis Tel Aviv olduğunda yeni Beyaz Saray’ın taviz vereceğini düşünmek de iddialı…
Taşların hepsinin birden yerinden oynadığı taze konjonktürlerde bu cins komplikasyonların yaşanması ihtimaldir. Ankara’nın bunu ıskaladığı düşünülemez. En azından Türk dışişlerinin mesaisine baktığımızda görünen yoğunluk, “adam adama savunma” hareketliliği, herkesle birebir ve birden çok görüşme takvimi tasaları aşmayı hedeflediği üzere, “kapsama alanı”nı da daima geniş tutuyor…
Ankara’dan sık duyulan, “hep birlikte, beraberce, hepimizin çıkarı için, yoksa dışarıdan karışırlar” davetlerinin manası bu olsa gerek. Hâsılı, Ankara ne yaptığının farkında. Başkaları ‘fark edemediklerinden’ ne yapacaklarını düşünüyor…