Ne iğrenç sözdür… Israrcılığın şantaja dönüştüğü, insanın maneviyatıyla, vicdanıyla oynayan, hiç duymamış olmayı dileyeceğimiz türden…
Şimdi bir de büyük kentlerde açık hava ilanlarında, “Ölünce beni kim yıkayacak” afişleri var… Siyah taban üzerine yazılmış… Logo yok, amblem yok… Diğer bir deyişle; sahibi yok, bildirisi kimin, ne niyetle gönderdiği muhakkak değil.
Göreni irkiltiyor… Lütfen, savunmaya geçip, kimse “ölüm gibi” demeye kalkmasın; yemeyiz…
Başlıktaki, maaşlar ne vakit ‘konu’ edilir sorusuna dönecek olursak: Tam da artık edilir… Minimum fiyat artırım oranının tespit toplantıları sürerken… Neredeyse tüm çalışanlar, patronlar ve aileleri çıkacak sonucu beklerken…
Baklava sever miyiz? Of bayılırız…
Kültürümüzün ayrılmaz modülü mıdır? Hem de nasıl!..
Peki tarihini bilir miyiz?.. Kem, küm…
Hangi yöreden çıkmış? Hımmm, tavana bakalım biraz…
Hangi kademelerden geçmiş, nasıl yayılmış? Of çok mu sıcak burası…
“Yunanlar baklavaya sahip çıkmış…” Ne münasebet!
Popüler kültüre bu türlü sahip çıkılmıyor maalesef… Onu tanımak, anlatmak, yaşatmak ve geliştirmek gerek… Diğer bir deyişle sahiplenmek…
İşte bilgilenmek için bir minik fırsat…
Olabilir…
Anne, aile, çocuk, akraba bağları üzere kıymetler bizim kültürümüzün tam da ortasında yer alır. Pekala bunu kim bilir?
Hedef kitleyi anlayarak, ona uygun bildirilerle ulaşmak için ölçümlemelere başvuranlar bilir…
Bizimse bağlantı çalışmaları bakımından yarın için beklentimiz epey düşük… Nedeni şu; bir kez bağlantı yapmak, dikkat çekmek ve sonuca ulaşmak isteyenlerin bu kadar beklemeleri, 21 Aralık’a yönelik çalışmalarını çoktan duyurmaları gerekirdi… Yangından mal kaçırır üzere, son anda ortaya konulan fikirler, kampanyalar güdük kalabiliyorlar…