Suriye ve Filistin’de olanlar Holokost üzere acı deneyimlerden bir farkla ayrılıyor hiç kuşkusuz. Bir yanda Batı’nın haklı olarak nedamet getirdiği bir soykırım başka yanda ise şimdi milletlerarası bir müdahalenin olmadığı trajediler. O sebeple bugün Suriye’de açığa çıkan ve her türlü ikaza karşın engellenmeyen bu tablo, insanlığın bütünü açısından büyük bir meseleye işaret ediyor. Sistem krizinin enine uzunluğuna ele alındığı bu günlerde, Suriye ve Gazze örnekleri üzerinden farklı tartışmalar yapmanın tam vakti. Bir yanda bu tıp tartışmalar yapılırken öbür yandan da birleşik bir Suriye için bütün aktörlerin gayret sarf etmesi gerekecek. Kesimli yapıların ne tıp istikrarsızlıklar ürettiği gerçeği dikkate alındığında, bu hususun hayati değere sahip olduğu görülecektir. Başka yandan da Suriye’deki mevcut demografiyi dikkate alan ve herkesin temsil edildiği bir düzlemin teşekkülü birincil öncelik olmalıdır. Aksi takdirde Suriye benzeri bir başarısızlık örneği olarak tarihe geçebilir.
Türkiye’nin 2011 Mart’tan bu yana Suriye’ye yönelik projeksiyonu ile ilgili çeşitli tartışmalar yapıldı. Başta dış siyasetteki yansımaları olmak üzere sığınmacılar üzerinden de iç politikayı baskılayacak bir vasat oluştu. Bugün Türkiye’nin tarihin yanlışsız tarafında konum almasının tescil edilmesi değerli. Bu bağlamda Türkiye Suriye’nin tekrar inşası ve rehabilitasyonuna da büyük bir katkı sağlayacaktır. Son olarak Suriye’deki gerçeklik bize, diplomasinin saha gücü ile birleşmediğinde bir çıktı üretmediği gerçeğini de göstermiş oldu.